KIRŞEHİR AKPINAR
  Akpınarımızın Tarihi Şahsiyetleri
 

HACI HÜSEYİN EFENDİ


Büyük bir islam alimidir. Eğitimini önemli medreselerde bitirmiş, Akpınar da, şimdiki çarşı merkezinin alt dükkanlar bölgesinde kendisinin yönettiği ilk medreseyi kurmuştur. Yine bir alim olan “Hoca Abdurrahman Efendi” ‘nin hem ilk hocasıdır hem de ilk kayın pederidir. Akpınar da, Köremezli soyadlıların büyük dedeleridir. Hakkında rivayet olunur ki annesi kendisine gusül etmeden süt emzirmezmiş ve hayatta haram lokma yemesin diye küçükken azığına en az 3 kişilik yemek koyarmış. Abdiuşağı köyünde kabri bulunan Mukim Turudi hoca ile emsal olup, H.Hüseyin Efendi vefat ettiğinde Turudi hocanın ağıtı, şiir halinde yazılıp çok dikkate şayandır. Hacı Hüseyin Efendi’nin torunzadelerinden, Ankara da matbuatla iştigal eden, Zeynel Can bey tarafın dan büyükpınar diye anılan yerde türbesi yaptırılmıştır.
ABDURRAHMAN HOCA EFENDİ (Abdurrahman AKPINAR)


Şimdiki Kurtoğullarından Molla Mehmet Efendinin Oğlu Olup, 01.07.1859 Yılında Akpınar’ da doğmuş, 17.10.1955 tarihinde Keskin’ de vefat etmiştir.Annesi Köşker köyünden, Selver Hatundur. İlk Hanımı, Akpınar’ dan nüfus kaydı Hasan olarak geçen büyük din alimi Hacı Hüseyin Efendi’ nin eşi Zeynep’ ten olma kızı Emine Hatundur. Emine Hatun’ un vefatından sonra Başköy’ den, Ali Osman ve Behiye’ den olma Kamile Hatun ile evlenmiştir. Emine Hatundan ; Adil, Nafi, Muhittin, Mehmet Kayyum, Akile Ve Ayşe adında çocukları olmuş, Adil 1916 ‘da, Muhittin 1918’ de cephede şehit olmuşlardır. Abdurrahman Hoca’ nın hikayesi; Hoca çocukken tarlaya, babasına hergün kuşluk vakti azık taşır, bir gün yine azık götürürken yolda beyaz güvercinlerle karşılaşır, güvercinler’ le arasında manevi konuşma zuhur eder ve epeyce oyalanır. Babası Molla Mehmet Efendi acıkmıştır. Oğlu Abdurrahman gecikerek gelince sorar, o’ da gecikme sebebini anlatır. Molla Mehmet kendiside Alim olduğu için konuya vakıf olur, hemen orada öküzünü kurban eder. Ardından zamanın büyük Alimi olan medrese sahibi Hacı Hüseyin Efendi’ ye gider ve danışır. O’ da kurban kesip Abdurrahman’ ı da kendisine talebe olarak vermesini tembihler. Abdurrahman medreseye kaydolur ve bu olaylardan sonra bir takım kerametler gösterir. Yılların hocası, alimi Hacı Hasan Hüseyin Efendi’ ye öyle sorular yöneltir ki, Hacı Hasan Hüseyin Efendi o yaştan sonra ders çalışmak zorunda kalır. Mesela medresede sınıf kapısı kapalı iken, hocasının hangi yoldan geldiğine, an itibariyle nerde olduğuna kadar bilir ve arkadaşlarını hayrete düşürür. Hocası ölüm döşeğinde iken Abdurrahman Efendi hocasıyla helaleşmeye gider, bunun üzerine Hacı Hüseyin Efendi, bir şartım var der. (Hocasının evlenmemiş bir kızı vardır ve Abdurrahman Efendiden yaşça çok büyüktür). “Kızım ben ölünce perişan olmasın, bununla evlenirsen hakkımı helal ederim” , der. Hocasının bu şartını kabul edip Emine Hatun ile evlenir. Abdurrahman Hoca, hocası vefat ettikten sonra medresesini kurup eğitime hocasının bıraktığı yerden devam etmiştir. Abdurrahman Hoca’ nın, ülkenin her yerinden, hatta Mısır’ dan bile talebesi olduğu söylenir. Akpınar Depremi olmadan günler önce, vaazlarında halka çağrı yapıp , “Başınıza taş yağacak” diye bildiriyor, köyünde ve çevrede birçok Şen’iyyet’ e devam edilince çok kızıyor ve bu gibi asi halden vazgeçilmesini istiyor. 4 Nisan 1938 deprem günü sabah vaazında haykırıyor, “Bugün erkenden işine gücüne gitmeyip de yatağında hantal bir uykuya dalanların vay başına geleceklere… Kimse yatağına bağlanmasın, herkes işine gitsin, yoksa taş yağacak, perişan olacaksınız”, diyor. Ve aynı gün, saat 10.00 sularında “7.4” şiddetinde deprem zuhur ediyor. Tarlasınd veya işinde olanlar kurtuluyor, çocuklar ve kadınlar çoğunlukta olmak üzere, Akpınar’ ın merkezinden 63 cenaze çıkıyor. Çevre köylerden de toplam 149 kişi telef oluyor. Ancak, Abdurrahman Hoca’ nın evi ve medresesi ve de köyde bulunan cami sapasağlam ayakta duruyor. Akpınar yerle bir oluyor, “taş yağacak” sözü de gerçekleşiyor. Bununla birlikte Abdurrahman Hoca’ nın, cumhuriyetin kuruluş sürecinde, Atatürk’ ün yanında yer aldığı rivayet edilir. Dönemin Kırşehir Milletvekili, Müfit Hoca (Müfit Kurutluoğlu) ile birlikte, Kurucu Meclis’ te de görev almasına rağmen, çok kısa süre sonra Atatürk’ ten, bu görevden affını talep edip, şehit kardeşlerinden ve oğullarından kalan yetimlerinin başına döneceğini belirtiyor. Atatürk ‘ün de onayı ile tekrar Akpınar’ a dönüyor. Not; Bilgilerin bir kısmı rahmetli Lütfi Hoca’ dan (Lütfi Akpınar) derlenmiştir.
İbrahim DOĞAN (1911 – 1974)


Mehmet ve Iraz oğlu İbrahim Doğan, 10.05.1911 Akpınar doğumludur. İmamoğlu soyundan gelmektedir babası halk arasında Mamo olarak anılır. Akpınar’ın ilk eğitmeni olan İbrahim Doğan 1941-1974 yılları arasında eğitmen olarak 33 sene hizmet etmiş olup pek çok öğrenci yetiştirmiştir. Aynı zamanda AKPINAR’ ın muhtarlığınıda yapmıştır. İlk eşi Rukiye’den olma Şakir- Rüştü – Nazmi – Cevcet- Telli – Zülbiye İkinci eşi zeynep’ten olma Salih – Müfit – Ahmet – Mirze – Caner – Selver- Hatice – Minevver – Muazzez olmak üzere 9 erkek , 6 kız evladı bulunmaktadır. 7 yıl medrese eğitimi gördükten sonra cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’nın Hasanoğlan Öğretmen okulunda okuyarak eğitmen olmuştur. 1939 Akpınar depreminden sonra Akpınar İlköğretim Okulunda ilk eğitmen olarak başladığı memuriyet hayatına 1974 yılında vefatına kadar hizmet etmiştir. Çalışma hayatı sırasında, Akpınar’ ın önde gelenlerinden birisi olan İbrahim DOĞAN eğitmenlik görevi yanı sıra Akpınar Nahiyesininde muhtarlığını yapmıştır. Akpınar halkının ve çevre köylerden gelenlerin ilk öğretmeni olarak bir çok kişinin yetiştirilmesinde büyük emekleri vardır. Eğitmenlik ve muhtarlıkta gösterdiği büyük başarıların yanı sıra alçak gönüllüğü ve misafirperverliği gibi özellikleriyle de bilinen ve sayılan bir insan olmuştur. İbrahim DOĞAN 20.02.1974 tarihinde 63 yaşında ebediyete intikal etmiştir. Ruhu şad olsun.